CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’te, Belediye Liderleri Çalıştayı’nda konuştu. “Dün bütün belediye liderlerimiz Gaziantep’in merkezi ve bütün ilçelerini gezdiler. Evet, bir eğişim var. Evet, bir dönüşüm var. Evet, bir kabul var. Lakin bir şeyler yapmamız lazım. Neleri yapmamız gerektiğini de anlatacağım” diyerek kelamlarına başlayan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“BİZİM SİYASET ANLAYIŞIMIZ, FİKİRLERİN, HİZMETLERİN YARIŞMASI”
“Son vakitlerde birtakım siyasi kurumlara yapılan akınları şiddetle kınamak, her siyasi partinin boynunun borcudur. Yapılan taarruzları asla kabul etmiyoruz. İzmir’de HDP binasına yapılan akın, bir bayanın hayatını kaybetmesi ve Hani’de AKP ilçe binasına yapılan hücum; bunları kabul etmiyoruz. Bizim siyaset anlayışımız fikirlerin müsabakasıdır, hizmetlerin müsabakasıdır; kin değil, öfke değil, intikam duygusu değil.
“SİYASET, HER TÜRLÜ PROVOKASYONA KAPILARINI KAPAMALI”
Bu yarış Türkiye’yi aydınlığa çıkarır. Bu yarış Türkiye’de barış ortamını sağlar. Bu yarış Türkiye’de hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesinin yolunu açar. Siyaset, her türlü provokasyona kapılarını kapamalıdır. En büyük vazife de iktidar sahiplerine düşmektedir. İktidar sahipleri bu bahiste ellerinden gelenleri, tüm çabayı göstermek zorundadırlar.
“4 MİLYON 550 BİN HANEYE TIPKI YARDIM YAPTIK”
Covid-19 müddetinde belediyelerimize çok kıymetli vazifeler düştü. Türkiye nüfusunun yüzde 54’ünü, yerelde Cumhuriyet Halk Parti’li belediyeler yönetiyor. Münasebetiyle yaşanan bütün sıkıntılara büyük bir dikkatle yaklaşmak ve o meselelere tahlil üretmek zorundaydık. Her türlü engelleme yapıldı, asla şikayet etmedik, tahlil ürettik. 11 Mart 2020 tarihinden 14 Haziran 2021 tarihine kadar 4 milyon 550 bin haneye tıpkı yardım yapıldı. 1 milyon 465 bin haneye nakdi yardım yapıldı. 150 milyondan fazla maske, dezenfektan dağıtıldı.
“İKTİDARIN BİZE BÜYÜK BİR TEŞEKKÜR BORCU VAR”
Maske nasıl dağıtılacak, bir türlü çözemediler. Nerede satılacak, bir türlü çözemediler. Nasıl verilecek insanlara, bir türlü çözemediler. Biz hepsini çözdük. Maskeyi ürettik ve bütün vatandaşlarımıza ücretsiz verdik. Bu iktidar sahiplerinin bize büyük bir teşekkür borcu var aslında, bize teşekkür etmeleri lazım. Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının muhtaçlıklarını giderdik.
“ASKIDA FATURA UYGULAMASIYLA 55 MİLYON LİRALIK VERESİYE BORCU KAPATTIK”
“AKP-MHP’Lİ BELEDİYELERDE TABAN FİYAT 2825 TL, CHP’Lİ BELEDİYELERDE 3100 TL”
AK Parti’ye ilişkin belediyeler bilsinler, MHP’ye ilişkin belediyeler de bilsinler; minimum fiyat o belediyelerde 2 bin 825 lira. Cumhuriyet Halk Parti’li belediyelerde minimum fiyat, net 3 bin 100 TL. En küçük belediyemiz 3 bin 100 TL taban fiyat verirken, onların en büyük belediyeleri 2 bin 825 TL veriyor. Şu soruyu her vatandaşımın kendisine sormasını isterim: CHP’ye ilişkin en küçük belediye minimum fiyatı 3 bin 100 TL yaparken, koskoca hükümet, milyarlarca lira olan bir bütçe, nasıl olur da taban fiyatı 2 bin 825 lira yapıyor? Neden 3 bin 100 lira yapamıyor? Yarışsa buyurun yarışa… Zira onlarda savurganlık var, bizde savurganlık yok. Onlarda yolsuzluk var, bizde yolsuzluk yok. Onlar ceplerine çalışıyorlar, biz vatandaşa çalışıyoruz. Ortamızda siyah ile beyaz kadar fark var.
“İKTİDAR OLDUĞUMUZDA YAPACAĞIMIZ BİRİNCİ İŞ SİYASİ AHLAK KANUNUNU MECLİS’E SEVK ETMEK”
Allah’ın müsaadesi, milletin takdiriyle iktidara geleceğiz. Dostlarımızla bir arada iktidar olduğumuzda birinci yapacağımız iş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, birinci hafta içinde, siyasi ahlak kanununu sevk etmektir. Ben millete kelam verirken, alnım açık olarak kelam veriyorum. Benim, artta öteki kanılarım yok. Siyasi ahlak kanununu niçin getireceğiz? Siyaset kirlilikten arınmak zorundadır. Milletin vekilinin pak olması lazım.
“YOLSUZLUK YAPAN MİLLETVEKİLİ İSTEMİYORUZ BİZ”
Ankara’ya gidip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili sıfatını taşıyıp, ihale peşinde koşan milletvekili istemiyoruz biz. Yolsuzluk yapan milletvekili istemiyoruz biz. Siyasi ahlakı getireceğim. Pak, ahlaklı bir siyaseti bu ülkeye getirmek zorundayız.
“10 BİN DOLAR ALAN SİYASETÇİ HALA MUHAKKAK DEĞİL”
Şu ülkenin geldiği hale bakın Allah aşkına! Ülkenin geldiği hali görüyor musunuz? İktidar sahiplerine bakıyor musunuz? Kimin eli kimin cebinde aşikâr mi Allah aşkına! Bu ülkenin İçişleri Bakanı kalkar, devletin televizyonunda şu açıklamayı yapar: ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor.’ Kim bu siyasetçi? Kim bu ahlaksız adam? Kim veriyor? Yeraltı dünyası, çeteler veriyor. Çetelerden beslenen bir siyasetçinin memlekete, millete yararı olur mu Allah aşkına! Kim bu siyasetçi, hala aşikâr değil.
“YA SİZ MİLLETİ Mİ KANDIRIYORSUNUZ?”
Soruyorum İçişleri Bakanına, kim bu? ‘Açıklamam, savcıya söyleyeceğim.’ Git savcıya. ‘Savcıya da gitmeyeceğim.’ Meclis Lideri’ne söyledim, kim bu adam çıkarın ortaya kardeşim. ‘Mektup yazdım’ dedi, hoş. Yanıt vermiş, o da hoş. Lakin isim yok… Ya siz milleti mi kandırıyorsunuz? Bir sahtekarı korumak en büyük sahtekarlıktır. Bir rüşvetçiyi korumak, rüşvetçiyle yan yana durmak demektir.
“DEVLETİN SAVCILARI DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİ”
Ben beklerdim ki; atamayla gelen İçişleri Bakanı’nı, devletin bir numaralı koltuğunda oturan kişi çağırır, ‘sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin prestijiyle oynuyorsun. Ayda 10 bin dolar rüşvet alan bu siyasetçi kim kardeşim?’ sorsun! Sormuyor bu soruyu… Niçin sormuyor? Hangi münasebetle sormuyor? Devletin savcıları dut yemiş bülbül üzere. Bu kirlilikten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni arındırmamız lazım.
“RÜŞVETÇİ BÜYÜKELÇİLERİN TAMAMINI TÜRKİYE’YE ÇAĞIRACAĞIM”
83 milyona sözümdür: Allah’ın müsaadesiyle dostlarımızla bir arada iktidar olduğumuzda birinci bir hafta içinde o rüşvetçi büyükelçilerin tamamını Türkiye’ye çağıracağım. ‘Gelin kardeşim. Siz Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edemezsiniz.’
