Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Eğitim-İş Sendikası üyesi öğretmenler, “İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet istiyoruz” sloganıyla İstanbul’da eylem yaptı. Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Veli Fırat Şimşek, “Kamu çalışanlarını yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum eden AKP iktidarının uyguladığı emek karşıtı politikalar karşısında tüm emek örgütlerini, mücadele alanını genişleterek ortak tavır almaya çağırıyoruz. Ekmeğimizi AKP ve TÜİK değil, mücadelemiz belirleyecek” dedi.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-İş Sendikası üyesi öğretmenler, kamu çalışanlarının ücretlerinin yoksulluk sınırı üzerinde belirlenmesi, gelir vergisinin yüzde 15’te sabitlenmesi, sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi gibi taleplerle bugün Türkiye genelinde eylem yaptı. “İnsanca yaşayacak ücret, vergide adalet istiyoruz” sloganıyla İstanbul’daki Kartal Meydanı’nda bir araya gelen öğretmenler, “Hükümet, zammını al başını çal”, “Sınav, unvan değil, saygı istiyoruz” ve “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları attı.
Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Veli Fırat Şimşek, iktidarın, yanlış ekonomi politikaları sonucu ülkenin içine sokulduğu ekonomik buhrana karşı halkın gösterdiği tepkileri dindirmek için ‘seçim şekerleri’ dağıtmaya başladığını söyledi. “Bunun en çarpıcı örneği ise müjde nidalarıyla açıklanan yeni gelir vergisi dilimleridir” diyen Şimşek, şöyle konuştu:
“ÜCRET BİRKAÇ AY İÇİNDE ERİMEYE BAŞLAYACAKTIR: Yeni vergi dilimlerinde, kamu emekçisinin yılın başında aldığı maaşın yılın daha ortası olmadan erimeye başlaması ayıbı ortadan kaldırılmamış, sadece kısmi olarak iyileştirilmiştir. Vergi dilimi tutarlarının yeniden değerleme oranının altında artırılması nedeniyle kamu emekçilerinin yılın başında ceplerine giren ücret, birkaç ay içinde yine azalamaya başlayacaktır. Bu değişiklikle kamu emekçisinin maaşının sadece birkaç ay daha geç erimesi sağlanmış; yani soygun baki kalmış, oranı değiştirilmiştir. Müjde adı altında biz eğitim emekçilerine dayatılan gerçeklik şudur:
YÜZDE 91’İMİZ, ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİM GİDERLERİNİ KARŞILAYAMIYOR: Bizler zaten açlık sınırının sadece biraz üstünde, yoksulluk sınırının yarısından bile az ücretler alırken; yüzde 90’ımız kredi kartı borcumuzu ödemekte, yüzde 91’imiz çocuklarımızın eğitim giderlerini karşılamakta zorlanırken, yüzde 62’mizin geliri giderimizden az iken ve yüzde 92’miz geçinmek için ek işler arıyorken; durdurulamayan döviz kuru, asgari ücret zammının piyasalara yansıması gibi etkenler nedeniyle tüm mal ve hizmetlerin fiyatının gün aşırı artacağı ortadayken; kalantor iş insanlarının, yandaş müteahhitlerin, ihale vurguncularının vergi borçları düzenli olarak silinip kamu bankaları onlar için seferber ediliyorken yöneticiler, bizlere ‘Gel, senin şu gelirinden dilim dilim gelir vergisi alalım ama korkma, zaten senin bir üst dilime geçecek kadar para kazanmana müsaade etmeyeceğim için senin dilimin bu’ demektedir.
İKTİDAR, KAŞIKLA VERDİĞİNİ KEPÇEYLE ALMIŞ OLACAK: Üstelik Öğretmenlik Meslek Kanunu adı altında öğretmenleri yeni sıfatlarla ayrıştıran iktidarın açıkladığı bu vergi dilimi, uzmanlık unvanını alan meslektaşlarımızı, yılın sonlarına doğru bir üst vergi dilimine girecekleri için daha da mağdur edecek; iktidar onlara kaşıkla verdiğini yine kepçeyle almış olacaktır. Sözde yetkili sarı sendikaların memnuniyet ve pişkinlikle karşıladığı vergi adaletsizliğinin iç yüzü budur.
BU SOYGUNU KABUL ETMİYORUZ: Bu soygunu kabul etmiyoruz. İnsanca koşullarda çalışarak, insanlık onuruna yaraşır ücretler alarak, adil bir vergilendirme çerçevesinde vergi ödemek istiyoruz. Dünyada ‘Başöğretmen’ unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim emekçilerinin aldığı sefalet ücretini kabul etmiyoruz. Eğitim emekçisinin evine boynu bükük, sınıfına düşünceli girdiği bir sistemde eğitimden de gelecekten de bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz. Tüm kamu çalışanları için vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesi gerektiğini, aksinin vergi adaletsizliğini daha da büyüteceğini vurguluyoruz.
EKMEĞİMİZİ AKP VE TÜİK DEĞİL, MÜCADELEMİZ BELİRLEYECEK: Tarafsızlığını korumayarak, siyasi iktidardan emir alarak rakamlar üzerinde oynayan ve sahte enflasyon oranıyla aşımıza ekmeğimize el koyulmasına alet olan TÜİK, yıllık enflasyon oranını yüzde 64,2 olarak açıkladı. Ülkedeki ekonomik krizi, açlığı, yoksulluğu ve enflasyonu yok sayan AKP iktidarı ve TÜİK utanmasa ‘Bu ülkede enflasyon yok’ diyecek ama biz emekçiler, halkı kandıranları, halkın sofrasındaki ekmeği, zeytini çalanları, halkın ulaşım hakkını, çocuklarının eğitim hakkını, sağlık hakkını gasp edenleri, iktidarın borazanlığından, tetikçiliğinden öteye geçmeyenleri asla unutmayacağız. Kamu emekçilerini ve yurttaşları açlığa, sefalete mahkum eden enflasyon oranını ve zamları kabul etmiyoruz. Kamu çalışanlarını yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum eden AKP iktidarının uyguladığı emek karşıtı politikalar karşısında tüm emek örgütlerini, mücadele alanını genişleterek ortak tavır almaya çağırıyoruz. Ekmeğimizi AKP ve TÜİK değil, mücadelemiz belirleyecek.”