Haber: OKTAY YILDIRIM – Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin belediyeye kayyum atanması ihtimali ve hangi tarihte olacağına ilişkin duyumunun olup olmadığı sorusu üzerine, “Böyle bir hamle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara lekelerinden bir tanesi olur. Ben ikili ittifakın adayı olarak seçildim. Hem partim CHP hem de İYİ Parti başta olmak üzere Türkiye’deki bütün demokrasi bileşenlerinde çok güçlü hamlelerin olduğunu görebiliyorum. Kaldı ki dün Sayın Genel Başkanımız en üst perdeden mesajlarını verdi. Ama elbette benim de hem onlarla istişareli hem de kişisel olarak bir insanımıza bu süreci anlatma sorumluluğum olur. Ama şunu söyleyeyim umarım ki böyle bir şey yaşanmaz. Büyük bir tepki olacaktır. Bu anlamda o tür tarihler kulağıma geldi mi diye söylediniz. Benim kulağımda bir tek tarih var. O da önümüzdeki seçim” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’de bugün düzenlediği basın toplantısında, belediyeye yönelik iddialar ve hakkındaki siyasi yasak kararı ile ilgili açıklamalarda bulunup, bazı belgeleri paylaştıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“O DÖNEMDE HİÇBİR SORUŞTURMA YA DA HİÇBİR TEFTİŞ BAŞLATILMAMIŞTIR”
Gelen sorular ve İmamoğlu’nun yanıtları şöyle:
Mevlüt Uysal döneminin 2017-2018 arasındaki bilançosunu gösterdiniz ve işe alınan 30 bin çalışandan 5 bin 600’nin sabıka kaydı bile olmadan işe alındığını ifade ettiniz. ve diğer rakamları söylediniz. Bunlarla ilgili herhangi bir teftiş başlatılmış mı? Bakan Adil Karaismailoğlu da o dönemde İBB Genel Sekreteri’ydi. Dolayısıyla bu işe alımlarda imzasının bulunup bulunmadığına ilişkin tespitiniz var mı?
İmamoğlu: Sayın Bakan gibi şu an Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri de o dönemin genel sekreteriydi. Dolayısıyla birçok isim de sayılabilir. O dönemde hiçbir uygulama, hiçbir soruşturma ya da hiçbir teftiş başlatılmamıştır. Zaten az önce ortaya koymak istediğimiz mesele tam da bu. Bu kadar açık ve net tespitler var iken ama valilik ama bakanlık tarafından da hiçbir soruşturma ya da hiçbir ön inceleme süreci başlatılmamıştır. Zaten şunu söyleyeyim. Burada birçok arkadaşım bilir. Ben ilçe belediye başkanı olduğumda Sayıştay’ı, ilçemde gördüğümde ‘Hayırdır 5 yıl boyunca burayı unuttunuz mu’ diye sormuştum. Dolayısıyla bu tür uygulamalar bizim sıklıkla yaşadığımız uygulamalar. Bu da onlardan birisi.
“BENİM KULAĞIMDA BİR TEK TARİH VAR. O DA ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM”
İBB’ye kayyum atanacağı tarih olarak 13 Ocak Cuma sonrasına dair iddialar yükseliyor. Sizin kulağınıza bir tarih geliyor mu bu senaryo için? Eğer böyle bir ihtimal gerçekleşirse sizin dediklerinizden mitingler yapacağınızı anlıyorum, o gök kubbeyi seçime kadar nasıl başlarına yıkmayı planlıyorsunuz?
İmamoğlu: Yani bu konuda şunu söyleyeyim. Tabii ki az önce ifade ettiğim gibi yani Türkiye Cumhuriyeti’nin kara lekesi demiştim, seçim iptal edildiğinde İstanbul’da demokrasi adına. Böyle bir hamle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara lekelerinden bir tanesi olur. Bu bağlamda ben eminim ki ben burada şahsım adına yapacağım şeyleri ifade ettim. Ben ikili ittifakın adayı olarak seçildim. Hem partim CHP hem de İYİ Parti başta olmak üzere Türkiye’deki bütün demokrasi bileşenlerinde çok güçlü hamlelerin olduğunu görebiliyorum. Kaldı ki dün Sayın Genel Başkanımız en üst perdeden mesajlarını verdi. Ama elbette benim de hem onlarla istişareli hem de kişisel olarak bir insanımıza bu süreci anlatma sorumluluğum olur. Ama şunu söyleyeyim umarım ki, umarım ki böyle bir şey yaşanmaz. Büyük bir tepki olacaktır. Bu anlamda o tür tarihler kulağıma geldi mi diye söylediniz. Benim kulağımda bir tek tarih var. O da önümüzdeki seçim.
“CUMA GÜNÜ GÜÇLÜ BİR AÇILIŞ YAPACAĞIZ ORADA DA YÜZ YÜZE DEĞERLENDİRECEĞİZ”
Kayyum ihtimaline karşı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü açıklamalarının ardından bir görüşmeniz oldu mu? Bir eylem planı oluşturdunuz mu?
İmamoğlu: Zaten genel başkanımıza her zaman istişare halindeyiz. Bu cuma günü çok güçlü bir açılış yapacağız İstanbul’da. Orada da yüz yüze değerlendireceğiz. Gayet güçlü bir biçimde bu sürece tepkisini dile getirmiştir. Bundan sonraki dediğim gibi hem siyasi tarafında birlikte hareket edeceğimizi az önceki cevabımda ifade ettim. Hem de kişisel anlamda da elbette daha güçlü bir biçimde hareket ederiz. Ama tekrar ifade edeyim. Bunu tasarlamak bile bana zül geliyor, zulüm geliyor. ya da konuşmak.
“BİZ KİMSENİN İŞİNE HUKUKSUZ BİÇİMDE SON VERMEDİK, BUGÜN OLSA YİNE YAPARDIM”
Cumhurbaşkanı sanırım sizi kastederek işten çıkarılanları yeniden başlatacağız dedi? Bu konuda ne diyorsunuz?
İmamoğlu: Sayın Cumhurbaşkanı bizi ifade etti tahmininde ya da bizi ima ettiği tahmininde bulundunuz. Öncelikle biz kimsenin iş akdine hukuksuz bir şekilde iptal etmediğimizi tekrar beyan edeyim. Bunun hesabını defalarca verdik. Düşünsenize bizim için devletin kurumlarının insanların yaptıkları şu kumpas ve zulümleri düşünün. Biz öyle bir hukuksuzluk yapsaydık Allah bilir başımıza neler gelirdi. Yapmadığımız için içinden bir şey çıkaramadıkları için bir hamle yapamıyorlar. Biz o dönemde açık ve şeffaf bir biçimde şunu söyledik. İki seçim arasında alelacele işe alınmışların iş akitlerini feshettik. Çünkü adil bir işe alım takvimi olmadığını yani hangi tarihten bahsediyorum? Bu görevi yaptıkları 18 Nisan ile 23 Haziran’daki tarihten bahsediyorum. Daha doğrusu 6 Mayıs’la 23 Haziran arasındaki tarihten bahsediyorum. Seçim iptal edildiği tarihten. Bugün olsa yine aynı şeyi yapardım. Öyle bir tarih aralığında alelacele işe alım işlem yürüten hiç kimse iyi niyetle işe alım süreci yürütmemiştir.
Önemli iddialarda bulunup Cumhurbaşkanı’na seslenmiştiniz, önümüzdeki süreçte bir görevden alma bekliyor musunuz? Bugünkü toplantıda Anadolu’ya çıkabileceğiniz mesajını verdiniz. Bununla ilgili hazırlıklar yapılıyor mu?
“ANLAŞILIYOR Kİ TWEET MESELESİ HÜKÜMETİN EN ÖNEMLİ HABER ALMA VE HABERLEŞME KAYNAĞI”
İmamoğlu: Duyuma sahip olmaya gerek yok. Geçenlerde işte konuşurken, bunu tartışırken uydurma bir gerekçeyle Fatih Sultan Mehmet tablosuyla ilgili bir soruşturmayı daha önümüzde gördük. ya da ön incelemeyi. Kaldı ki bu konuda valiliğin yaptığı bir incelemeyle ‘Soruşturmaya gerek yoktur’ kararı çıkmış olmasına rağmen ve yine aynı tetikçi, aynı militan müfettişe havale edilmiş olduğunu da görüyoruz. Dolayısıyla bu girişimleri o koltukta bu zatın ya da bu anlayışın bu hükümette olduğu sürece hükümetin görevde olduğu sürece bunları beklemek mümkün. Beklememek zaten hayalcilik olur. Anadolu meselesi bizim için. Zaten gidiyoruz, gideriz de ama böyle bir mesele olduğunda yani bunu bütün ülkemize, bütün milletimize anlatmak sorumluluğumuz. Yani bunu konuşmaya bile gerek yok bence. Günü geldiğinde bunlar dediğim gibi az önce ifade ettiğim gibi genel başkanımızla, genel başkanlarla bu işi oturur konuşur Türkiye’nin bir muhalefet hareketi olarak süreci hep birlikte yönetiriz diye düşünüyorum. Az önce dediğim gibi Genel Başkanımız dün bunu en sert bir biçimde tarifini de yaptı. Bunun anlamı zaten o. Şunu söyleyeyim yani Sayın Cumhurbaşkanı’nın bizimle irtibat kurmasını kurmamasının bir anlam ifade ettiğini bu saat itibariyle düşünmüyorum. Yani böyle bir şey yapar mı? Görevden alır mı? Bana diyorlar ki ‘Sayın bakana yolladığınız attığınız tweete niçin Sayın Cumhurbaşkanı’nı menşınladınız?’ Size havale etmenin başka bir yolu yok. Oradan gönderiyorum. Şimdi anlaşılıyor ki tweet meselesi hükümetin en önemli haber alma kaynağı ve haberleşme kaynağı. Ben de orayı kullanarak size havale ettim. Gereği yapılır mı yapılmaz mı tabii ki bu süreçten sonra her konuda takdir milletimizindir. Takdir Allah’ındır.
Eğer kayyum atanırsa İBB’ye ondan sonraki süreçte ne yaşanacağını düşünüyorsunuz? Yani hedefin ne olduğunu düşünüyorsunuz? Seçim sürecinde İBB ve kaynakları ne şekilde kullanılmak istenilecek, bununla ilgili bir öngörünüz var mı? Peki geçmişe dönük dosyalar sizin elinizdeki bir güç değil mi? Bunlarla ilgili açıklamalar yapmayı düşünüyor musunuz?
“MAKAMDA, KOLTUKTA OTURACAK DEĞİLİM. TABİİ Kİ ÇIKACAĞIM”
İmamoğlu: Bizim 33 dosyamız çok güçlü dosyalar. Tamamı, belki de soruşturma tarihinde ilk kez İçişleri Bakanlığı tarafından ‘Sen soruşturamazsın’ denilip elimizden alındı. Bu ilk kez yapıldı. O bakımdan hani bu ve buna benzer birçok hamlemizin nasıl önünün kesildiğini kamuoyu biliyor. Onu ifade edelim. Yani bu hususta gündeme taşıdığımız, ortaya koyduğumuz halen koyduğumuz işte birçok kuruma peşkeş çekilen yapılar vesaireler daha bir iki hafta önce yeni bir dosyayı daha soruşturma dosyasını kamuoyuyla paylaştık. Ama bunların yargıda bir karşılığı yok, sadece konuşmaktan ibaret kalıyor. Yani biz anlatıyoruz kamuoyu dinliyor sizler yazıyorsunuz. Daha ötesine geçmeniz için zaten talep ettiğimiz şey adalet. Adalet olduğu takdirde bütün bunların karşılığı, sonucu olur ama ne yazık ki sürecin önünü kesen bir hükümet var. Bu konunun çözümünün milletin vicdanında olacağını bilerek, çıkıp sokaklarda, pazarlarda, caddelerde, şehirlerde dolaşmanın bizim için elzem olduğunu az önce ifade ettim. Tekrar ifade edeyim. Makamda, koltukta oturacak değilim. Tabii ki çıkacağım. Milletimize bunu İstanbul başta olmak üzere, anlatmayı, bir demokrasi mücadelecisi, demokrasi neferi olarak milletine hizmet etme konusunda bir nefer olarak yapacağımın altını çiziyorum. Bakalım karşılığı ne olur?
“KEŞKE SİTEM EDECEK CESARETLERİ OLSA DA ARASALAR”
Mevlüt Uysal ve Vali Yerlikaya dönemiyle ilgili açıklamalarınız oldu, onlarla bir görüşmeniz oldu mu size sitem ettiler mi? Görevden alınırsanız yine sokaklara çıkacak mısınız?
İmamoğlu: Yani ben biraz sonra da yine sokağa çıkacağım. Yarın da sokaklarda olacağım. O olduğunda hızımı görürsünüz. Tahmin edemeyeceğiniz hızda, tahmin edemeyeceğiniz yürekte bir süreç olur ama inşallah görmezsiniz. İnşallah öyle bir şey yaşamayız. İnşallah görevimizin başında kalırız. Size şunu söyleyeyim. İsmini zikrettiğim insanlar, ama bürokrasi, ama siyasi, toplumda normal olan nedir biliyor musunuz? Hukuksuzluğa karşı birini arayıp ona geçmiş olsun diyebilmek. Ama bu hükümet öyle bir dönem, öyle bir süreç, öyle bir kitle yarattı ki arayıp geçmiş olsun bile diyemezler. Keşke sitem edecek, cesaretleri olsa da arasalar beni.
“İSTANBUL ŞEHRİNE NAMUSLU BİR BEKÇİLİK BİLE BU ÜLKEYE SENEDE YÜZ MİLYAR LİRA KAZANDIRIR”
Neden İBB’ye göz dikmiş durumdalar. Bu seçim sürecinden neden İBB’yi istiyorlar? Bir de sizden duymak istiyoruz.
İmamoğlu: İstanbul’u kaybeden, Türkiye’yi kaybeder demişti. Bence bunun cevabı burada saklı. Burada yapabilecekleri, elde edebilecekleri güç, bu bir güç gösterisi nasıl bir güçse bu, ama otoriter bir güç gösterisi, şu an yaptıkları uygulama da bu. Ama hani şunu söyleyeyim. İstanbul şehrine namuslu bir bekçilik bile bu ülkeye senede yüz milyar lira kazandırır.
Terörist diye ilan edilen T.A. için 8 ay sonra ‘terörist değil’ dendiğini ama tekrar işe almadığınızı söylediniz. T.A. temiz olduğunu kanıtladığı halde neden işe almadınız? Belki Cumhurbaşkanı’nın kastettiği bunun gibi olanların işe alınabilmesine imkan vermektir.
İmamoğlu: Tabii dediğim gibi tek tek süreçleri detaylı bir biçimde aktarma şansına sahip değilim ama muhtemelen o dönemde arkadaşlar belki endişe duymuşlardır. Onu da ifade ettim zaten. Keşke senin kadar iyi niyetli olabilsem de T. A.’nın dönüşü için Cumhurbaşkanı’nın bunu söylediğine inanabilsem. T.A. meselesi keşke iyi niyetli olsa, iyi niyetli bir süreç olsa.
“YÜZ BİNLERCE İNSANIN FİŞLENDİĞİ BİR ÜLKEDE YÖNETİCİ OLMANIN ZORLUĞUNU YAŞIYORUM”
Şehit yakını itfaiye eri görevine devam ederken T.A. neden devam edemiyor? Bunun dışında 18 Nisan 2021’e kadar arşiv araştırması yasaklanmıştı demiştiniz. Şu anda geçmişte alınan kişiler için bir arşiv araştırması yapılabiliyor mu? Son olarak da seçim tekrarı, terör soruşturması, ahmak soruşturması, hedef neden İmamoğlu?
İmamoğlu: T.A. süreci ismi geçen şahsın süreci neredeyse iki yıllık bir zaman dilimi. Ama güncel durumunu analiz edeceğim. Bu kadar detaya sahip değilim. Niçin olduğunu tahminen konuşmamda söylemiştim kaygı duyduklarından diye. Ama hakkı ve hukukuysa o insanların hakkını koruyan namuslu bir yöneticiyim. Kimsenin bundan endişesi olmasın. Bakarız nedir diye ama bugünkü gündemde bu şehit yakını dediğimiz insanın böyle bir hakkı hukuku olduğunu tespit ettiğim için buradan taahhüt ettim ‘Görevinde kalacak, siz gideceksiniz’ diye. Kim olsa aynı şeyi yaparım ismine bakmaksızın ya da titrine bakmaksızın hakkını koruma konusunda sonsuz bir biçimde mücadelemi veririm. KHK’lılarla ilgili iltisaklı gösterip işten çıkarın baskısının yapıldığı ortamda ‘Bunları geri alın’ diye bize bir tebliği yaparsa Cumhurbaşkanı’na hem de diğer yetkililere kocaman bir teşekkür mektubu yollarım. Onu da gazetelere ilan olarak veririm. Yani hiç bundan kaygı duyulmasın. Keşke öyle bir şey yapsınlar. ve yüzlerine ‘Sizin işsiz kalmanıza da müsaade etmeyeceğim’ diye de taahhütte bulundum. Özenli bir biçimde de çalıştım. Buradan da söyleyeyim. Çünkü böyle bir hukuksuzlukla yüz binlerce insanın fişlendiği bir ülkede yönetici olmanın zorluğunu yaşıyorum. Bu vicdan insanın her yerini sızlatıyor ve Allah o tür uygulamalardan memleketi korusun. Bu bağlamda keşke öyle bir müjde verilse biz de gereğini yapsak diye ifade edeyim.
“NEDEN İMAMOĞLU SORUSUNUN MUHATABI ÜLKEYİ YÖNETEN KİŞİ”
Hakkınızdaki siyasi yasak davası başladığı günden bu yana geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında verilen mahkümiyet üzerine buradan doğan mağduriyetle, önünde açılan kariyer yolları ve sizin durumunuz arasında bir karşılaştırma, bir kıyaslama, bir benzetme yapılıyor. Bu benzetme hakkında ne düşünüyorsunuz?
İmamoğlu: Yani az önce soruyu ıskaladım neden İmamoğlu diye? Bu onun bir benzeri ama kesinlikle ifade edeyim. Bu sorunuzun keşke muhatabı olsam da kolay bir cevap verebilsem. Bence bu işin muhatabı bu ülkeyi yöneten kişi ona bu soruyu sorun. Neden İmamoğlu neden İstanbul diye ve eğer cevabı şaşmayacaksa seçimden önce verdiği cevabı vermeli. ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder mesajını verir’ diye düşünüyorum, vermelidir diye düşünüyorum. Ama keşke sizlere fırsat verilse de bu soruyu Sayın Cumhurbaşkanına sorsanız.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bir yıl önce yaptığı açıklamada ‘Belediye kadrolarında terör örgütleriyle bağlantılı birtakım isimler olabilir. Burada belediye başkanının sorumluluk çıkarılamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir terör örgütüyle ilişkili binlerce insan bulunduğu için Genelkurmay Başkanı mı suçlandı?” dedi. Size AK Partili bazı isimlerden size destek mesajı geliyor mu?
İmamoğlu: Siyasi davalarla ilgili anlaşmazlık yaşanması, kendi içlerinde çatışma olacak, öyle bir cesaret ortamı var mı orada bilmiyorum. Hani en azından aksi bir görüş beyan edenlerin olduğunu duyuyorum, bu süreçle ilgili. Ama isim olarak duymuyorum. Sadece flu bir duyum bu AK Parti içerisinden. Ben daha önce de söyledim. Sayın Cemil Çiçek, Sayın Bülent Arınç, çok kıymetli, çok değerli, çok adalet adına, demokrasi adına beni onurlandıran yani beni derken şahsıma dönük değil bu, demokrasinin ve hukukun kavramlarını onurlandıran cümleleri olduğunu ve onlara teşekkür ettiğimi de ifade etmiştim. Keşke sayısı artsa. Ben Sayın Numan Bey’in açıklamasını örneklemiştim daha önceki konuşmamda. Önemli bir açıklamaydı. Ama bildiğim kadarıyla bu karar ve sürecindeki bakış, İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamadaki, isnat ettiği suçlama ve ortaya koyduğu irade biçimine dönüp de ben açıkçası böyle bir açıklama yapan bir AK Parti üst düzey yöneticisinden bir açıklama daha beklerdim, bekliyorum. Onun da altını çizeyim. Bahsettiğiniz kişiyi kayda aldım, mutlaka süreci takip edeceğim.
“BÜTÜN ADIMLARIMIZ GENEL BAŞKANIMIZ VE GENEL BAŞKANLARLA İRTİBATLI BİÇİMDE YÜRÜYOR”
Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup konuşmasının hemen ardından 14.58’de bu basın toplantısını gazetecilere geçtiniz. Bu toplantının yapılması Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla bağıntılı mı? ve en önemlisi yine dün Devlet Bahçeli grup konuşmasında 360 oyla Meclis’te bir karar alınabileceğini ve erken seçime gidilebileceğini, gerekirse Erdoğan’ın Meclis’i feshedip seçime gidebileceğini söyledi. Sorum şu: Erken seçim ile ilgili sizin üzerinizden Ankara’da bir pazarlık mı yapılıyor?
İmamoğlu: Derinlemesine Ankara yorum yapacak akışa, bilgi ya da deneyime de sahip değilim. Ama ben tabii bizim adımlarımız, özellikle ittifakı olduğumuz partilerle de dayanışma ve iletişim içerisinde sürüyor ki bütün il başkanlarımız burada. Ama aynı zamanda genel başkan yardımcılarımız da burada hem CHP hem İYİ Parti. Şundan dolayı bunu söyledim. Bizim bu tür adımlarımız mutlaka Genel Başkanımızla ve genel başkanlarla, siyasi partilerin il başkanlarıyla irtibatlı bir biçimde, dengeli ve anlamlı bir biçimde ilişkiyle yürüyor. Çünkü her adımımızın birbirimize fayda verici bir boyuta evrilmesini istiyoruz ve bu sürecin sıfır hatayla, çok doğru işlerle başarıya kavuşacağını da bilen insanlarız. O davranış biçimiyle yürüdüğümüz için Genel Başkanımızın bundan haberi var.
“BU KONU BÜYÜKTÜR DAHA DA BÜYÜTÜLECEKTİR”
Altılı Masa’daki muhalefet partilerinin sizinle ilgili hukuksuzlukları, mağduriyetleri millete mal etmekte, millete müracaatta bir eksiklik gösterdiğini düşünüyor musunuz?
İmamoğlu: Bir kere tabii benim o sözümde bunun büyük bir kavga olduğunu ve büyük bir kavganın büyütülerek devam etmesi gerektiğini ben de ben de bu demokrasi mücadelesini ve kavgasını büyütüyorum. Bu konuda dün de Genel Başkanımızın ifadeleri bunun ne kadar ciddiye alındığı konusunda önemli bir işaret. Bu muhtemeldir ki bu an itibariyle dün Genel Başkanımızın da ortaya koyduğu ifadeyle ki az önce arkadaşlarımın bana verdiği notla İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in de bugün konuşmaları oldu. Dolayısıyla bu konu büyüktür, büyütülmektedir. 16 milyon insanımızın iradesinin korunması ve aynı şekilde göz koydukları başka şehirlerin iradelerinin de milletimizin iradesinin koruması konusunda mücadeleyi ortaya koyuyorum. Bugün mücadele etmeye dönük, daha doğrusu bu kötü kumpas sürecini yönetmeye dönük ortaya koydukları kötü uygulamaların şehirlerdeki karşılığı yaklaşık Türkiye’nin yüzde 40’ı anlamına geliyor. Demek ki milletçe ayağa kalkmalıyız. Milletçe bu işi ciddiye almalıyız. Ben bu saat itibarıyla dün Genel Başkanımız, bugün Sayın Akşener ve benim bugünkü ortaya koyduğum iddialar üzerinden görüyoruz ki önümüzdeki günlerde bu iş büyüyerek devam edecek.
Türkiye bir yandan da bir seçime doğru ilerliyor ve sizin adaylığınız isim olarak olası bir adaylığınızı da kamuoyunu çok tartışılıyor. İBB’ye dönük bu hamlelerin aslında bir engellemeye dönük olduğuna dair birtakım çıkarımlar var. Siz bunlardan rahatsız oluyor musunuz?
“ARTIK BU İŞ BİR MÜCADELEDİR. SAHAYA DÖNÜK BİR MÜCADELEDİR. SİYASİ BİR MÜCADELEDİR”
İmamoğlu: Anlatılan anlatıldı diye düşünüyorum. Tabii ki cevap vermek veya kendimizi ifade etmek zorunda kaldığımızda bunu geri bırakmayız. Anında yine sizleri ve kamuoyunu bilgilendiririz. Ama sürecin bir kumpas olduğunu, sürecin bir kötülük olduğunu, adalet olmadığını, adaletsizlik olduğunu, bugün net olarak altını çizerek, belgeleyerek, ortaya koyarak nasıl ikircikli bir süreç yönetildiğini de ortaya koyarak bence ifade ettik ve ispatladık. Bunun üzerinde açıkçası çok fazla durmak istemiyoruz. Artık bu iş bir mücadeledir. Sahaya dönük bir mücadeledir. Siyasi bir mücadeledir. Zaten hukuki bir karar değildir. Siyasi bir karardır. Böylesi büyük konu, böylesi hani gök kubbeyi başınıza yıkarız. Tarifimizin aslında altında yatan mücadelenin büyüklüğünü tariflerken elbette bu işi şahsi bir meseleye indirgemek ya da şahsi bir hedefle yan yana koyup onun üzerinden siyaset yapılmasını, siyasi yorum yapılmasını zedeleyici olarak elbette görüyorum. Esas bu büyük mücadeleyi görüp memleketimizi bu zor durumdan bu hukuksuz ve adaletsizlik ortamından çekip çıkarmak olduğunu her yerde ifade ettim. Tekrar ifade edeyim.”