CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Elazığ’da bulunan Cumhuriyet tarihinin en büyük maden rezervi için yapılan ihaleyi iptal eden mahkeme kararının Danıştay tarafından kaldırılmasına ilişkin, “Danıştay yanlış bilgilendirilmiş. Danıştay gelip de yerinden inceleme yapmaz, kağıt üzerinde işlem yapar. Bakanlık resmi kurumdur, yazı yazmıştır, o olay üzerine Danıştay karar vermiştir. Danıştay’ın kararının doğruluğu veya yanlışlığı önemli değil. Danıştay, verilen bilgiyi almış… Danıştay’ı yanlış yönlendirdiği ve bilgilendirdiği için Enerji Bakanlığı ile ilgili suç duyurusunda bulunacağız” dedi.
Gürsel Erol, Elazığ’da katıldığı bir programda, CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol Cumhuriyet tarihinin en büyük maden rezervlerinin işletilmesine ilişkin ihalenin iptal kararının Danıştay tarafından reddedilmesinde Danıştay’ın doğru bilgilendirilmemesinin etkisi olduğunu ifade etti. Gürsel Erol, “Danıştay yanlış bilgilendirilmiş. Danıştay’a verilen bilgi yanlış. Çünkü rezerv olmayan bir alan ihalesine çıkıldığı zaman bu şartlarda olur. Ancak orada sondaj çalışması yapılmış. Konuyla ilgili verdiğimiz soru önergeleri var. Bu önergelerin cevabına göre savcılığa başvuracağız” dedi.
“EN BAŞTA KONUYU GÜNDEME GETİREN AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ BİRDEN SUSTULAR”
Elazığ’da bulunan maden rezervlerinin işletilmesi ile ilgili ihalenin iptal kararına Danıştayın iptal kararını durdurmasında Danıştay’a yanlış bilgi verildiğini ifade eden CHP Elazığ Vekili Gürsel Erol, AKP Milletvekillerinin sürecin en başında Elazığ için bir kamuoyu oluşturduklarını ve sonrasında ise konuyla ilgili sus pus olduklarını söyledi. Erol şunları söyledi:
“Maden rezervleri ile ilgili MTA’nın başarılı sondaj çalışmasından sonra burada altın, krom, bakır, çinko gibi değişik madenleri rezervlerin yüksek olduğu söylendi ve bir açıklama yaptı AKP milletvekilleri. Hatta ‘Bunu Elazığ firması işletsin, çalıştırsın’ diye de açıklama yaptılar. Ben de buna destek verdim. ‘Doğrudur’ dedim, ‘bu, Elazığ için tarihi bir fırsattır’. ’30 milyar dolarlık bir rezerv var’ diye konuşuldu. Alanda yüzde 35 sondaj yapılmış, yüzde 35’e göre değerlendirmeler yapılmış. Bize de bürokrasiden, içeriden bilgi geliyor. 30 milyar dolarlık bir rezerv alanının olduğu tespit edilmiş. Yüzde 35’inde 30 milyar dolar. Sonra bir anda her şey değişti. Bizim AKP milletvekilleri, sanki böyle bir şey konuşmamışlar gibi, ne oldu, ne yaptılar bilmiyorum, bir anda olayın çok dışında kaldılar, ağızlarını açmadılar, konuşmadılar. Sanki Elazığ’da böyle bir maden de yok, Elazığ’da böyle bir potansiyel de yok, böyle bir iş de yok. Ben, bunu 7-8 defa Meclis’te dile getirdim, basın açıklaması yaptık. Bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı’na, ilgili bakana yazı yazdık, sonra önergeleri verdik. Elazığ’da kamuoyu oluşturduk. İhale 3 defa ertelendi. Daha sonra da ihale yapıldı.
“İHALE YAPILMADAN ÖNCE KAZANACAK FİRMA BELLİYDİ”
İhale yapılmadan önce ben iki tane zarf hazırladım. Bu zarfların içinde, orayla ilgili dava açan madencilik derneğinin bir iddiası var. Diyor ki ‘Bu işi filan firma alacak’, dava dilekçesinde yazmış. Bir Elazığlı avukat arkadaşımız, bu işi hangi firmanın alacağını ihaleden 2 ay önce açık beyan etmişti. Ben de bunu aldım, zarfın içerisine koydum, üzerlerini imzaladım. Genel Kurul kürsüsünde konuşma yaptım. Bir tanesini AKP Grup Başkanvekiline verdim, bir tanesini CHP Grup Başkan vekiline verdim. Dedim ki ‘Bunlar sizde kalsın, günü geldiğinde, ben size söylediğimde, aylar öncesinden bu ihaleyi kimlerin alıp almayacağı belli mi değil mi, belli olacak’. Gün geldi, söylenen kişi aldı, ama ben zarfları açtırmadım. Danıştay kararını bekledim.”
“DANIŞTAY YANLIŞ YÖNLENDİRİLDİĞİ VE BİLGİLENDİRİLDİĞİ İÇİN ENERJİ BAKANLIĞI İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”
Danıştay’a maden rezerv alanı ile ilgili yanlış bilgi verildiğini söyleyen Gürsel Erol, o alanda rezerv yokmuş gibi bilgiler aktarıldığını, aslında alana sondaj yapıldığını ve bu bilginin Danıştay’a verilmediğini öne sürdü. Konuyla ilgili olarak soru önergesi verdiklerini dile getiren Erol, önergelerin cevabına göre Enerji Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti. Erol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gün geldi, ihaleyi adı geçen kişi aldı, firma aldı. Firmanın ortaklık yapısında falan çok farklı şeyler var. Firma aldıktan sonra açılan davada, davacı lehine mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Burada rezerv alanları ile ilgili birtakım teknik gerekçeleri haklı buldu ve ihaleyi iptal etti. Arkasından Danıştay’a gitti, Danıştay da iptal edilen kararı ortadan kaldırdı. İptal gerekçeleri ile ihaleyi, adı geçen firma aldı. Orada çok ilginç bir şey var. Bu alan, ihaleye çıkarken ‘rezerv alanı olmayan alan’ olarak ihaleye çıkmış. Yani ‘rezerv yok’ denilmiş. Halbuki rezerv var, orada sondaj çalışmaları var. Yani Danıştay yanlış bilgilendirilmiş. Danıştay gelip de yerinden inceleme yapmaz, kağıt üzerinde işlem yapar. Bakanlık resmi kurumdur, yazı yazmıştır, o olay üzerine Danıştay karar vermiştir. Danıştay’ın kararının doğruluğu veya yanlışlığı önemli değil. Danıştay, verilen bilgiyi almış. Çünkü rezerv olmayan bir alan ihalesine çıktığı zaman bu şartlarda oluşur, ama orada bir sondaj yapılmış, sondaj sonunda bir rezerv tespit edilmiş. O ihale şekli farklı. Onun ihale şekli şöyle; önce katılımcılar katılıyorlar, kapalı teklif veriyorlar. Sonra katılımcılar bu sefer açık ihaleye çağrılıyor, herkes pay artırmaya gidiyor. Bununla ilgili bakanlığa verdiğimiz soru önergeleri var. O soru önergelerinin cevabına göre arkadaşlarla da konuşacağız, savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Danıştay’ı yanlış yönlendirdiği ve bilgilendirdiği için Enerji Bakanlığı ile ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Bu işin takipçisiyiz. Bu işi aşar mıyız, bilemiyoruz.”
“BİR MADENİN ELAZIĞ’DAN ÇIKMASI ÖNEMLİ DEĞİL. KAMU YARARI TAŞIMADIĞI ZAMAN ONUN DA BİR ANLAMI YOK”
İhaleyi Elazığlı bir firmanın almasını istediklerini de ifade eden Gürsel Erol, ihaleyi alan firmanın sermayesinin 1 milyon lira olduğunu, buna karşılık ihalede verdiği teminatın ise 2 milyar olduğunu söyledi. Erol, Cengiz İnşaat’ın ortaklarından Şeref Cengiz’in ihaleden üç gün önce ihaleyi alan Port Madencilik AŞ’ye ortak olduğunu vurguladı ve şöyle konuştu:
“35 milyar dolar deniyor, ama şu anda 70-80 milyar bir rezerv olduğu söyleniyor ve bunun hiçbir faydası yok. Bu ihale sisteminin sonucu, Elazığ’a hiçbir faydası yok. Çünkü bunun örneği yok. Var mı? Elazığ’da bir Ferrokrom var. Sonuçta krom madenini burada bir şirket çıkartıyor, Samsun’a götürüyor. Elazığspor’a 1 lira para vermedi, Elazığspor küme düştü. Adam Samsunspor’un Başkanı, Samsunspor 1. Lig’de ve hiçbir sorun yok ama Elazığspor’a 1 lira para vermiyor. ve Elazığ’dan kazandığı para. Bir madenin Elazığ’dan çıkması önemli değil. Elazığ yararına, kamu yararı taşımadığı zaman onun da bir anlamı yok. Adam alıyor, işliyor, götürüyor; senin madenini sömürerek götürüyor. Yalnızca 300 veya 500 kişi, kuracağı tesislerde personel çalıştırır. Ama düşünün ki 70-80 milyar dolarlık bir rezerv var oralarda. Şu anda Türkiye’ye 20 milyar dolar sıcak para bulsa ülkeye, ekonomik krizi çözecek.
“CENGİZ HOLDİNG İHALEYE ÜÇ GÜN KALA BU ŞİRKETE ORTAK OLDU”
Ülke ekonomisini ilgilendirecek ortaklıkla ilgili, kağıt üzerindeki işlemlerle ilgili birçok şüphemiz var. Çünkü adı geçen şirketin ortağının Cengiz Holding olduğu söyleniyor. Cengiz Holding, ihaleye üç gün kala bu şirkete ortak oldu. Cengiz Holding, biz ihbarda bulunuruz diye kendi şirketinin üzerine de almıyor. Cengiz Holding’in madencilik sektörünün başındaki Şeref Cengiz, ihaleye 3 gün kala bu Port Madencilik adı altında kurulan şirkete ortak oluyor. Port Madencilik Şirketi’nin kuruluş sermayesi 1 milyon, ihaleye verdiği teminat mektubu 2 milyar. 1 milyon sermayem var, 2 milyarlık teklif veriyorsunuz, 2 milyarlık teminat veriyorsunuz. İşin nerelere gidebileceğini düşünün.”