Medicana Kadıköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Sevinç Tugay, kış aylarında özellikle çocukları etkileyen Respiratuvar Sinsityal Virüs (RSV) hakkında bilgi verdi.
Hastane açıklamasında görüşlerine yer verilen Uzm. Dr. Sevinç Tugay, son günlerde pek çok sağlık kuruluşunun pediyatri ve acil servislerin dolmasına neden olan RSV nedeniyle ailelerin endişelendiğini belirtti.
Özellikle 0-2 yaş dönemindeki çocuklarda sıklıkla görülen RSV’nin, kreş, okul ve bakımevi gibi toplu alanlarda bulunan çocukları etkilediğini aktaran Tugay, “İlk olarak soğuk algınlığına benzeyen burun belirtilerle kendini gösteren RSV, ilerleyen durumlarda 38 derece üstü ateşe de neden oluyor. Üstelik tedavisi de koronavirüse göre daha uzun sürüyor.” ifadesini kullandı.
Tugay, RSV’nin her yaştan kişileri enfekte etse de özellikle 0-2 yaş dönemindeki bebeklerde ağır enfeksiyonlara yol açabilen, direkt olarak solunum yollarını hedef alan bir RNA virüsü olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Hapşırık, öksürük esnasında havaya saçılan partiküllerin burun, ağız ve gözlerden vücuda girmesiyle buluşan virüs, özellikle ocak ve şubat aylarında sıklıkla görülmektedir. Virüs, ellerde yaklaşık 4 saat yüzeylerde saatlerce canlı kalabildiğinden kirli ellerin ağız, yüz ve burnuna teması yoluyla de bulaşabilir. RSV’nin kuluçka dönemi 4-6 gündür. Hasta kişi 3-8 gün arası virüsü bulaştırır.
Bağışıklığı yetersiz olan kişilerin enfeksiyonu geçse de hastalığı 4 haftaya kadar bulaştırdıkları bilinir. RSV enfeksiyonu bulaşan çocukların koronavirüsten daha uzun bir tedavi sürecine ihtiyaç duydukları bilinmektedir. Bu açıdan en riskli grup, prematüre doğan bebekler, bağışıklık yetmezliği bulunan çocuklar, kalp ve akciğer problemleri olan hastalar, kreş, okul ve bakımevi gibi toplu ortamlarda bulunanlar şeklinde sıralanabilir.”
“Hasta çocuklar kreşe gönderilmemeli”
RSV’nin; soğuk algınlığına benzeyen burun akıntısı, halsizlik, gözlerde sulanma ve hafif öksürük gibi belirtilerle başladığını aktaran Tugay, “Küçük yaş grubunda bu şikayetlere 1-2 gün sonra solunum sistemi bulguları eklenir ve 3-4 günde bu bulgular daha da ağırlaşır. 7-10. günlerde düzelme başlar. Tam iyileşme bazen 2-3 haftaya uzar. Bebeklerde; halsizlik, yorgunluk, huzursuzluk, emme isteksizliği, günlük aktivitede azalma görülür. Solunum sıkıntısı, hızlı nefes alıp verme, göğüs kafesinde çekilmeler, nefes verirken duyulan ıslık sesi, ileri vakalarda el ayak uçlarında ve dudaklarda morarmalar gözlenebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Tugay, daha büyük çocuklarda burun akıntısı, halsizlik, gözlerde sulanma, yaşarma, hafif öksürük şikayetiyle başlayan RSV’de, sonrasında solunum sistemi bulgularının eklenebileceğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Sarı yeşil balgamın eşlik ettiği 38 derece üzerindeki ateş ise akciğer dokusunun enfeksiyonu belirtisi olarak kabul edilir. Tanı nazal sekresyon örnekleri alınarak, hızlı tanı testi ile RSV antijenlerinin tespit edilmesi ile konulur. RSV’ye yönelik geliştirilmiş spesifik bir tedavi yoktur. RSV viral bir etken olduğu için antibiyotikler kullanılmamaktadır. Hastalık süresi zarfında, hastanın yeterli sıvı ve besin desteği almasına dikkat edilmeli. Ayrıca burun akıntısını giderilmesine yönelik drenaj işlemi yoluyla soluk alıp verme kolaylaştırılmalıdır.
Korunmada maske, mesafe, hijyen çok önemlidir. Ayrıca kalabalık ortamlardan uzak durarak ortak eşya kullanımından kaçınılmalı; temasın yoğun olduğu yüzeyler sık sık dezenfekte edilmelidir. Pek çok kişi RSV’nin çocuklardan yetişkinlere bulaştığını düşünse de durum bunun tersidir. Yetişkinlerin de sosyal mesafeye, maske kullanımına ve hijyene önem vermesi gerekmektedir. RSV bulaşının yoğun olduğu mevsimsel dönemlerde, mümkün oldukça çocuklar bakımevi kreşlere bırakılmamalı veya buralarda bulundukları süre sınırlandırılmalıdır. Bunun yanında hasta çocuklar kreşe gönderilmemelidir.”
